15 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereğince” nitelikli 13 tane karar yayımlandı: 13 üniversiteye rektör ataması. 2024/289 numaralı karar çerçevesinde ODTÜ Rektörlüğü’ne yapılan atamayla beraber eski kayyum Rektör Mustafa Verşan Kök’ün makamına yeni kayyum Rektör Ahmet Yozgatlıgil getirildi.
Türkiye’de çok da uzun olmayan bir vakte kadar üniversiteler kendi rektörünü seçebiliyordu. Bu, 1992 yılında rektörlerin belirlenme sürecini düzenleyen kanun maddesinin değişmesiyle ve rektörlük seçimlerinin geri gelmesiyle kısmen mümkün hale getirildi. Rektörler ilgili üniversitenin akademisyenlerinin oylarıyla seçiliyor, birinci çıkan aday cumhurbaşkanınca atanıyordu. 15 Temmuz’un ardından OHAL kapsamında Tayyip Erdoğan’a verilen Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hakkıyla yayımlanan 676 sayılı KHK ile rektörlük seçimleri kaldırıldı. Aynı yıl Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör adayı olmamasına rağmen Mehmed Özkan, ODTÜ’ye ise rektörlük seçimlerinde ikinci sırada olmasına rağmen M. Verşan Kök atandı. O günden beri Türkiye üniversitelerine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından keyfi rektör atamaları gerçekleştiriliyor, öğrencilerden akademisyenlere herkes antidemokratik bu tutuma karşı çıkıyor. Geçmişte seçimle gelen rektörlerin dönemleriyle tek adam iktidarının atadığı kayyumların dönemlerini pek çok yönden karşılaştırınca tüm bu tepkilerin niye doğduğu apaçık bir şekilde ortaya çıkıyor.
Günden güne özerk yapıları zedelenmeye çalışılan üniversitelerde rektör seçimleri azımsanamayacak kadar kritik bir noktaya sahip. Öyle ki bu kritik noktalar yalnızca üniversitelerin akademik başarısı değil aynı zamanda öğrenci temsiliyeti ve eleştirilebilirlik gibi kampüs yaşamını doğrudan etkileyen kavramlarla tezahür ediyor. ODTÜ’nün seçilmiş son rektörü Ahmet Acar döneminde de bu hususlardan bahsetmek mümkün.
Son Seçilmiş: Ahmet Acar Dönemi..
Ahmet Acar, 2008 yılında yapılan rektörlük seçiminde ODTÜ akademisyenlerinin oylarıyla rektör seçilmiş ve aynı yıl Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atanmıştı. Sekiz yıllık rektörlük dönemini günahıyla sevabıyla atlattı. Kavaklık’ta ağaçları kesen, doğaya ve yaşama düşman AKP zihniyetinin temsili Kayyum Verşan Kök ve muhtemel muadili Ahmet Yozgatlıgil gibi bir rektörlük dönemi olmadı Ahmet Acar’ın. Acar, ODTÜ’nün “ağaç” sevgisini yalnızca ağaç dikme geleneğinde değil, aynı zamanda ODTÜ kampüsüne bulvar yapımı için girip çevreyi talan eden ABB’ye karşı çıkarken de hatırlıyor ve yaşatıyordu. 2013 yılında Malazgirt Bulvarı’nın yapım sürecinde ODTÜ arazisinde bulunan ağaçlar verilen karar itibariyle kesilmeyecek ve “taşınacak, yeniden dikim yapılacak” idi. Ancak Melih Gökçek, AKP’nin Gezi’de kesemediği ağaçların acısını çıkarırcasına bir gece ODTÜ Kampüsü’ne girdi ve çevreyi talan etti. Bu hukuksuzluğun peşini bırakmayan dönemin rektörü Ahmet Acar’dan başkası değildi. Görevi devrettiği Kayyum Verşan Kök ise ODTÜ Kavaklık arazisini 49 yıllığına KYK’ye tahsis ediyor, “Ağaçlar kesilmesin. KYK değil, ODTÜ yurdu yapılsın!” diyen öğrencilerin üstüne arabalar dolusu lacivert üniforma gönderiyordu. AKP zihniyetinin temsili Kayyum Verşan Kök sesini çıkaran, yaşam ve özgürlüğü için mücadele eden öğrencilerin üstüne polis yollamayı zaten huy edinmişti. Sadece Kavaklık’ta değil, aynı zamanda ODTÜ Onur Yürüyüşü’nde ve birçok gösteride polis, Verşan Kök tarafından sağlanan bir alan bulmuştu. Demokratik haklarını kullanan yüzlerce öğrenci bu yüzden darp ediliyor, işkence görüyor ve sözlü-fiziksel tacize uğruyordu. Buna karşın, her ne kadar son dönemlerinde durum tersine dönse de, Ahmet Acar’ın ilk 5 yıllık sürecinde okula yalnızca iki kez polis girmişti. Dönemin Başbakan’ı Tayyip Erdoğan’ın ODTÜ ziyareti sırasında çıkan olaylarda polis kampüse girmiş, birçok öğrenci gözaltına alınmış ve şiddete maruz kalmıştı. Sonrasında Acar, Tayyip Erdoğan’a polis girişine bir daha izin verilmeyeceğini belirtmiş, öğrenciye zarar gelmemesi gerektiğini söylemişti. Agos’a 2013 yılında verdiği röportajda ise “Bizim yerleşkemizden 2008’de jandarma çıkarken polis konulması teklif edildi. Biz bunu uygun görmedik.” demiş, Verşan Kök’ün aksine kampüslerde polislere alan olmadığının altını çizmişti.
Acar, demokratik üniversite hedefinin ODTÜ’deki son temsilcilerinden biriydi. Öyle ki öğrenci temsiliyetine önem veriyordu. Düzenli olarak öğrencilerin katıldığı forumlar düzenliyor, eleştirileri dinliyor ve not ediyordu. Fakat kampüslerin sadece öğrencilere ait olmadığını, aynı zamanda işçiler ve akademisyenlerin de ODTÜ’nün bir parçası olduğunu biliyordu. Bu sebeple işçiler, akademisyenler ve öğrencilerin katılımının açık olduğu forumlar da düzenleniyordu. Verşan Kök döneminde öğrenci temsiliyetinin yönetimdeki etkisi bir kenara dursun, demokrasi nezdinde yalnızca kırıntılar kalmıştı. Kavaklık bölgesinin üniversite senatosundan habersizce KYK’ye tahsis edilmesi, akademisyenlerin pekâlâ keyfi olarak açığa alınmaları, mezuniyet törenlerinde eleştirel pankartların engellenme çabaları, sadece demokratik haklarını kullanıp eylem yapan öğrencilere soruşturmalar açılması gibi pek çok hukuka aykırı hareket kayyumsuz bir ODTÜ’yü arattı, aratıyor.
Tek adam iktidarının tezahürü yalnızca kampüs yaşamına değil aynı zamanda bilimsel üretime ve öğrenci topluluklarının faaliyetlerine de yansıyor. 2015 yılı Ahmet Acar döneminde ODTÜ akademik sıralamada 85. iken Verşan Kök döneminde bu sıralamalarda terse doğru bir yükseliş gösteriyor. Öğrenci toplulukları da kayyumluk düzeninden nasibini alıyor. Aykut Kence Evrim Konferansı’nın üç kere iptali, Amatör Fotoğrafçılık Topluluğu’nun sergisinin engellenmesi, Bahar Şenlikleri’nin yasaklanması, birçok topluluğun askıya alınma süreci gibi öğrencilerin fikir geliştirdiği, beraber üretimde bulunabildiği ve sosyalleşebildiği öğrenci toplulukları baskıya maruz kaldı, kalıyor.
Son Atanmış: Ahmet Yozgatlıgil
Kayyumluk düzeninin yeni aktörü Ahmet Yozgatlıgil de ilk icraatleri bakımından şaşırtmadı. Yemekhanede bir öğünün fiyatını 20 TL’den 30 TL’ye yükseltti. Ayrıca Kayyum Yozgatlıgil, ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi’nde ücretsiz olarak yapılan SMEAR testini bütçe yetersizliği yüzünden kaldırdı. Kaldırma kararı üniversite senatosu içinde alınmadı ve karar öğrencilere, akademisyenlere ve diğer ODTÜ bileşenlerine hiçbir şekilde duyurulmadı. Birkaç gün sonrasında yine herhangi bir duyuru yapılmadan karardan dönüldüğü öğrenildi. Kayyumluk düzeni üniversiteleri AKP’nin Türkiye halklarını alıştırdığı gibi tepeden inme, katılımcılığı yok sayan ve antidemokratik kararlara alıştırmaya çalışıyor.
Ahmet Yozgatlıgil adını ilk defa duyduğumuz birisi değil. Geçmişte TÜBİTAK Başkanı, ardından Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı ve güncelde ASELSAN Yönetim Kurulu Üyesi olan Yozgatlıgil; Kavaklık Direnişi döneminde, tıpkı 2018 Onur Yürüyüşü’nde olduğu gibi, kampüse polisi alan ve polisin yanında öğrencilerin karşısında duran ODTÜ yönetimi kadrosundaki isimlerden biri. Kavaklık Direnişi’nde kendisine söylenen “Ben sizden utanıyorum! Geleceğin rektör adayının böyle olduğundan fevkalade utanıyorum!” cümlesine karşılık polis bariyerinin arkasından, “Şov yapmak şeyi var.” diyen eski ODTÜ yönetimi üyelerindendir. Bahsi geçen 2018 ODTÜ Onur Yürüyüşü’nde Rektörlük penceresinden Fizik Çimleri’nde yürüyüş için toplanan öğrencilerin fotoğraflarını çekmekle epey ün kazanmış bir kayyum olarak da bilinmektedir.
Atanmış rektörlerin açıktan açığa olmasa da iktidar yanlısı olduğu öğrenciler ve akademisyenler tarafından hissediliyor ve hatta içten içe biliniyordu. Ancak Yozgatlıgil son on yılda atanan kayyum rektörler içinde, tıpkı Melih Bulu gibi, doğrudan AKP yanlısı olduğunu açıktan yaşayan biri olarak dikkat çekiyor; eski Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı olması, aynı zamanda AKP propagandası yapan bir üslupla atandıktan yalnızca birkaç saat sonra kapattığı X (Twitter) hesabından paylaştığı gönderiler de bu durumu kanıtlar nitelikte.
Bu durumda “Ne Yapmalı”?
Yazının başından beri anlattığımız üniversitelerde demokratik ortamın yerini alan baskıcı ortam doğrudan kampüsteki her özneyi derinden etkiliyor. Bu noktada kampüsün parçası olan herkesin beraber hareket etmesi baskıcı ortamı kaldırıp demokratik ortamı geri getirmek için kritik bir önem taşıyor. Kayyum atamalarının yapıldığı pek çok üniversitede örgütlenilerek eylemlerde bulunulması önemli kazanımlar elde etmemizi sağladı. 2021’de Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum ataması sonrasında gerçekleştirilen “Aşağı Bakmayacağız!” eylemleri ve akademisyenlerin her gün sırtını Rektörlüğe dönerek sürdürmeye devam ettiği Boğaziçi Direnişi; 2021’deki bu atamaya dair MSGSÜ, YTÜ, GSÜ ve ODTÜ’den gelen “Üniversitelerde kayyum rektör istemiyoruz” tepkileri, ODTÜ’deki Kavaklık Direnişi’nden şenlik eylemlerine pek çok hareket bu örgütlü eylemlere örnek gösterilebilir. “Neye yaradı ki bunlar? Kayyumlar yine atanıyor, baskılar ve sansürler yine kampüste uygulanıyor.” diye düşünülebilir ancak bunlar alışık olduğumuz bakış açıları olsa da üniversitelerdeki mücadele deneyimleri bundan fazlasını gösteriyor.
Tek adam iktidarı bu denli güçlü bir direnişe dayanamayıp Melih Bulu’yu görevden aldı, ODTÜ’de Alternatif Şenlik ve Kayyumsuz Mezuniyet gerçekleştirildi, Kavaklık’ta KYK yapılmasına izin verilmedi. Tüm bu kazanımların elde edilmesini sağlayan o yöntem ise birlikte örülen hareketlerdir.
ODTÜ’nün yakın geçmişindeki öğrenci direnişine baktığımızda tablo şu şekilde: 2018’e kadar, yani Kayyum Rektör M. Verşan Kök dönemi, Öğrenci Temsilcileri Konseyi okulun yönetiminde bizzat söz sahibiydi. Ring saatlerinden yemekhanede kullanılan tuzun markasına kadar öğrenciler ciddi bir karar merciiydi. Kayyum Verşan Kök’ün ÖTK’lerinin kaldırması, yazının “Son Seçilmiş: Ahmet Acar” kısmında bahsettiğimiz demokratik ortamın yozlaştığını gösteren en önemli olaylardan biriydi. ODTÜ öğrencileri; öğrencinin yönetimde söz hakkı olmadığı senaryoda özgür ve özerk üniversite düşünülemeyeceğinin farkındaydı ve zaman içerisinde yeniden Öğrenci Temsilcilikleri kurulmaya başlandı: Biyolojik Bilimler ÖT (2019), Matematik ÖT (2022), FLE Forum (2023-2024), Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi ÖT (2023-2024), İktisat Şenlik Komitesi (Şenlik süreci), Beşeri Bilimler Şenlik Komitesi (Şenlik süreci), Hazırlık Komitesi (Şenlik süreci). Yeniden oluşan bu temsilciliklerinin kazanımları Matematik Bölümü’ndeki tuvaletlere tuvalet kağıdı kazandırmaktan Şenlik Eylemleri’nde kermesler düzenleyerek Alternatif Şenlik’i örmeye kadar uzanıyor. Tüm bu Öğrenci Temsilcilikleri, onların mücadeleleri ve elde ettikleri kazanımlar, öğrenci iradesinin asla sönmeyeceğini gösteren yegâne işaretlerdendir-her ne kadar iktidar ve iktidarın kampüslerdeki yansımaları bunun aksi için çabalasa da.
Dayanışma ile hareket etmenin birçok baskının üstesinden gelebileceği geçmişte de görülüyor, yaratılması amaçlanan korku ortamına karşı kurulan birlikteliklerle ODTÜ bileşenleri, bu koşulları aşmanın temellerini oluşturuyor. Çünkü biliyoruz ki, demokratik ve özerk üniversiteler ancak üniversitenin tüm bileşenlerinin yönetime katılımıyla mümkün. Yine biliyoruz ki üniversiteler ancak bizimle özgürleşecek!
Referanslar
https://www.bursaodtumd.org.tr/index.php?name=News&file=article&sid=20&theme=Printer
https://www.evrensel.net/haber/73410/odtude-taseron-iscilerin-sorunlari-konusuldu
https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/bakanliktan-odtunun-yol-planina-onay/217882
https://www.internethaber.com/erdogan-odtu-iliskisi-odtude-2012-yilinda-neler-olmustu-1939795h.htm
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/06/20230622-17.pdf
https://bogazicikayyumtarihcesi.com/#/76C592CE
https://www.arpakmedya.com/bir-universiteden-daha-kayyum-rektor-atamasina-tepki/2495
https://anlatilaninotesi.com.tr/20161117/galatasaray-universite-rektor-tepki-1025860743.html
https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-55585169
https://haberler.bogazici.edu.tr/tr/haber/bogazici-universitesinde-rektorluk-secimleri-yapildi
Editörler: Ece Özbay, Elif Gülare Çakır, Sude Demirel