Ankara denince hepimizin aklına ilk gelen şeylerden birisi ‘bozkır’ kavramı. Kitaplarda gördüğümüz sarı-kuru otlardan oluşan ve sonsuzluğa ulaşan araziler canlanıyor kafamızda. Ama ODTÜ, şehrin ortasında ve Ankara’nın genelinden bağımsız, insanı şaşırtacak kadar biyoçeşitliliğe sahip bir kampüs.
EKOSAM Öğrenci Topluluğu, özünde bu ekosistemin ve biyoçeşitliliğin daha geniş kesimlerce bilinmesi için çalışmalar yürütüyor. Bilinirlik, tanıma ve korumayla birleşince ortaya doğaya ilgili duyarlı, onu korumak için ne yapması gerektiğini bilen insanlar çıkıyor. Yaptığımız yürüyüşler ya da TÜRSAY gibi daha geniş çaplı ve kalabalık bir insan grubunun katıldığı etkinliklerde gözlemlediğimiz şey şu ki: Bir bitkinin ya da herhangi bir canlının, neden orada bulunduğunu, yaşadığı habitata nasıl geldiğini ve onu o tür yapan eşsiz yönlerini bilince insanların bu canlıya dikkat etmeleri daha kolay oluyor. Elbette hepimizin doğasında bildiğimiz şeye daha çok dikkat etmek ve onu korumak güdüsü var. Bu güdü, temel bir doğa eğitimiyle birleşince doğa bilinçli bir şekilde korunabiliyor.
Kampüsü içerisinde, Ankara’nın bozkırına ait türlerle beraber çok nadir görülen ve tehlike altında olan Güzel Nazuğum (Euphydryas orientalis) gibi türler de bulunan bir yer ODTÜ. Kelebeklerden bahsetmişken, Türkiye’de görülen kelebeklerin çok büyük bir çoğunluğu kampüste, özellikle Yalıncak’a doğru yüründüğünde, gözlemlenebiliyor. Genel olarak daha çok görülen kelebek familyalarının Zıpzıplar, Alaca kelebekler ve Lycaenidae, örneğin çok gözlü mavi kelebekler, olduğu söylenebilir.
Kampüsümüz, aynı şekilde bozkıra özgü minik ağaçlardan Ahlat (Pyrus elaeagrifolia), Alıç (Crataegus orientali), Mahlep (Prunus mahaleb) ve badem ağacına (Prunus dulcis) sahip. Ağaçlardan çok çalıların bozkırda görüldüğünü düşünürsek, kampüste oldukça fazla çalı türü olduğunu da söyleyebiliriz. Örneğin baklagillerden Patlangaç (Colutea cilicica), ilginç ve çoğu kişinin pek de duymadığı bir tür olup sarı çiçekleri ve bodur boyuyla seçilebilir.
Bozkır bitkilerinin de neredeyse hepsi kampüste görülebiliyor: Geven (Astragalus spp.), Adaçayı (Salvia officinalis), gelincikler (Papaver spp.) ve buğdaygiller.. Kampüste aynı zamanda Ankara Çiğdemi (Crocus ancyrensis) gibi endemik türleri de görebiliyoruz. Bu nedenle bu eşsiz ekosistemin bozulmaması oldukça önemli. Böyle bir ekosistem ve çeşitliliğe sahip olması dolayısıyla daha fazla tanıtılmalı ve korunmalı. EKOSAM öğrenci topluluğu da yaptığı doğa yürüyüşleri ve TÜRSAY gibi etkinliklerle tam olarak bunu hedefliyor.
Başlıca yapılan etkinliklerden birisi, özellikle baharın gelişiyle yapılan doğa yürüyüşleri. Bu yürüyüşler belli türleri gözlemlemek için olduğu gibi, mesela mart aylarının başında çiğdemlerin açmasıyla yapılan bir yürüyüş, daha genel gözlemler için de gerçekleştirilebiliyor. Bir diğer etkinlik de TÜRSAY. Dışarıdan katılımcıların da bulunduğu bu etkinlikte doğa rehberleri yer alıyor. Doğa rehberlerinin buradaki görevi kendi gruplarına ODTÜ ormanındaki bir rotada eşlik ederken onlara ODTÜ doğasını daha iyi gösterebilmek, anlatmak ve gözlemcilerin her şeyi arazide, kendilerinin deneyimleyerek görmesini sağlamak. Burada bireyin kendi gözlemini arazide, birebir yapıyor olması çok önemli. Bir kitaptan ya da ekrandan bir türü öğrenmekle onu doğada kendi habitatında gözlemleyerek öğrenmek spektrumun iki ucu sayılabilir.
Ek olarak, TÜRSAY sırasında katılımcıların gördükleri türleri fotoğraflaması ve iNaturalist uygulamasındaki projelere eklemesi, böylelikle bir veri tabanı oluşturması da başka bir önemli çalışma. Etkinlik sonunda yapılan tüm gözlemler böylece sonuç olarak bir çeşitlilik ölçütü olabiliyor.
Kampüsün doğasını korumak için öncelikle şunun farkında olunmalı: Bu doğa eşsiz ve eğer yok edilirse, ekosistemin kendisini yenilemesi mümkün bile olmayabilir. Kampüste ve ODTÜ ormanında; kuşlarından ağaçlarına, kelebeklerinden mantarlarına çok fazla tür barınıyor. Bunun korunması için başlıca yapılabileceklerden birisi hiçbir şeye zarar vermeden sadece gözlemlemek. Kulağa çok basit gelebilir ama aslında oldukça önemli. Bir çiçeği koparmamak mesela: nasıl dalış yaparken gördüğünüz bir kabuğun bile yerini değiştirmemeliyseniz bir çayır ya da orman ekosisteminde de doğanın varoluş şekline dokunulmamalı.
Burada bahsettiğimiz türlerin kat ve kat fazlasına sahip olan kampüsümüz, kesinlikle çok da sık karşılaşılmayan ve çok örneği bulunmayan bir bütün; bir ekosistem. Doğaseverler ve bu okulun değerli öğrencileri olarak öncelikli amaçlarımızdan birisi de dolayısıyla bu ekosistemi el üstünde tutmak, korumak, tanımak, tanıtmak ve devamlılığı için elimizden geleni yapmak.
Editörler: Berk H. Topaktaş, Ece Özbay, Umay Külekçi