İktisat bilimi ve iktisat eğitiminin sosyal bilimlerin diğer alanları ile bağlarının gevşemesi ve neoklasik öğretinin iktisat eğitimi üzerindeki hegemonyası, beraberinde bu eğitim anlayışına karşı eleştiri ve arayışları da getirdi. Neoklasik iktisat, egemen sınıfın kendi ideolojisini hem hayatta hem de akademide yeniden üretmesi olarak karşımıza çıkıyor. “Piyasa ekonomisinin insan doğasına en uygun sistem olduğu” savıyla ve bugün iktisat öğrencilerinin derslerde gördükleri gerçek dışı modeller ile vücut bulan bu ekol, sistemin sorunları üzerine bir perde çekiyor. Bu sorunların sistemin sorunu olmadığı, devletin ‘gereksiz ve yanlış’ müdahalelerinden ya da insanın ‘rasyonel’ olmayan davranışlarından kaynaklandığını öğütlüyor ve hem akademiyi hem de bu doğrultuda eğitim alan iktisat öğrencilerini sistemi sorgulamaktan uzaklaştırıyor.
Çeşitli ülkelerde farklı biçimlerde açığa çıkan bu eleştirilerin en iyi bilineni, post-otistik iktisat hareketi oldu. 2000 yılında, Fransa’nın saygın eğitim kurumlarından olan Ecole Normale Superieure öğrencilerinin hazırladığı bir bildiri ile başladı. Otistik kelimesi, psikolojide, bireyin dış dünya ile bağlarını kopararak içe kapanması anlamına geliyor. Öğrencilerin karşı çıkış noktası, iktisat eğitiminde neoklasik iktisat öğretisi dışında diğer öğretilerin yer almamasına; iktisadın hayattan kopuk olmasına; iktisadın matematiğe indirgenmesine karşı çıkış olarak özetlenebilir. Bu çıkışın Türkiye’de öğrenciler içindeki karşılığı ise, ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin öncülük ettiği Bağımsız İktisat Kongresi oldu.
Kongre’nin adı bağımsız olunca, ilk akla gelen sorular, neden bağımsız ve kimden bağımsız oluyor şüphesiz. Bu bağımsızlık meselesi iki yönlü olarak düşünülebilir. Birincisi, toplulukların faaliyetlerini gerçekleştirmek için sponsorların kucağına itildikleri bir ortamda, sponsorlara mahkum olmaya bir karşı çıkış. İkincisi ise, iktisat eğitimi ve son dönem uygulanan ekonomi politikalarının mutlak doğru olduğu fikrinden bağımsızlık. İktisat bilimi ve eğitiminin tamamen neoklasik öğretiye, dolayısıyla “piyasanın görünmez eli”ne terk edildiği bir dönemde, “tek doğrunun serbest piyasa öğretisi olduğu” fikrinden bağımsızlık, aynı zamanda, iktisat bölümlerinden sürgün edilmiş fikirleri kongre salonuna çağırmanın yolunu açtığı gibi, hem kongrede sunum yapanlara hem de katılımcılara, iktisadın, diğer sosyal bilim dallarıyla olduğu kadar hayatla da bağını kurmanın kapılarını aralıyor.
Bu sene 18. Türkiye Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi 5-6-7 Mart tarihlerinde İstanbul Üniversitesi ev sahipliğinde Kilyos Sosyal Tesisleri’nde gerçekleşecek. Kongrenin bu seneki teması ‘Küreselleşme ve Çıkış Arayışları’. Dünya’nın birçok yerinde toplumsal depremler yaşanıyor. Irak, Lübnan, Ekvador ve Şili’de ekim ayı boyunca süren ayaklanmalar Ortadoğu ve Latin Amerika’daki fay hatlarında biriken enerjiyi açığa çıkarmış durumda. İsyanlar, farklı ülkelerde farklı nedenlerle patlak vermiş görünse de ortaklaşan özellikleri var. Her şeyden önce, tüm bu ülkeler savaş, iç savaş, işgal ya da darbe yoluyla başta ABD olmak üzere emperyalizmin müdahale ettiği yakın geçmişlere sahip. Üstelik, her biri kapitalizmin 2008 krizi sonrası ağırlaşan sömürü koşullarıyla çalkalanıyor: Ücretlerdeki erimelere karşılık enflasyon ve hayat pahalılığı, ağır vergiler, zamlar, sosyal kesintiler, sağlık, eğitim ve bakım gibi hizmetlerin paralılaştırılması, işsizlik, hükümetlerin yolsuzluklarına karşı tahammülü imkansız kılıyor. Bu ekonomik politikalarla paralel gelişen sağcılaşma eğilimine karşı halklar kendi alternatifini yaratmaya çalışıyor. Her bir ülkedeki hükümetler, tepkileri şiddetle bastırmayı deniyor. Buna rağmen sokaklardan çekilmeyen halkların kararlılığı, hükümetleri geri adım atarak reformlar açıklamaya itiyor. Ancak reformlarla yetinmeyeceklerini, değişim istediklerini açıkça ifade eden emekçiler, meydanları terk etmiyor. Hükümetlerin istifa etmesi acil talepler arasında.
Günceli yakalamak ve günceli tartışmak gayesiyle düzenlenen kongrede dünya halklarında biriken öfkeyi, bu öfkenin nelere yol açabileceğini, yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz ekonomik krizleri, krizlerin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini, %27.4’e ulaşmış genç işsizliği, gelir adaletsizliğini, Orta Doğu’ya emperyalist müdahaleleri, uluslararası ticaret savaşlarını, iklim krizini, teknoloji ve tekelleşmeyi, sömürü ve şiddet kıskacında kadın mücadelesini, ideolojinin yeniden üretiminin önemli araçları olan medya ve kültürü tartışmak istiyoruz.
Günümüzde biz üniversite öğrencilerinin bir araya gelebileceği, güncel gelişmeleri tartışabileceği ve kendini yeniden üretebileceği alanlar oldukça daralmış durumdayken böyle bir kongrenin düzenlenmesini oldukça önemli buluyoruz. Eğer siz de sunum göndermek isterseniz 21 Ocak’a kadar özetinizi gönderebilirsiniz.*
Son olarak: ‘Varsayalım ki öğrenciler bir iktisat kongresi yapıyor.’
* Sunum yapmadan katılmak da mümkün.