ODTÜ Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları yüksek lisans öğrencisi ve bağımsız trans eylemci Murat Korkmaz’ın ODTÜ örnek vakası üzerinden Türkiye’deki Üniversitelerde LGBT+ Öğrencilere Yönelik Gerçekleştirilen Ayrımcılıklar adlı çalışması yayımlandı.

LGBTİ+ mücadelesi içinde bulunan bağımsız ve bireysel bir mücadele yürüten trans eylemci Murat Korkmaz’ın Türkiye’deki Üniversitelerde LGBT+ Öğrencilere Yönelik Gerçekleştirilen Ayrımcılıklar çalışması geçtiğimiz şubat ayında yayımlandı. ODTÜ Psikoloji bölümünden lisansını alan Korkmaz, şuan ODTÜ Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları alanında yüksek lisansına devam ediyor. Avrupa Birliği Sivil Düşün programı kapsamında Avrupa Birliği desteği ile yayımlanan çalışma, 2016-2017 akademik yılı içerisinde, örnek vaka Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ndeki LGBT+ öğrencilere yönelik gerçekleştirilen ayrımcılıkların tespit edilmesini hedefliyor.

En büyük sorun: Üniversite Yönetimi

Korkmaz, 2016-2017 yılında ODTÜ’lülerin LGBTİ+ Mücadelesi anlamında LGBTİ+ Topluluğu’nun resmiyeti ve Cinsiyetsiz Tuvalet konusunda ciddi deneyimler elde edildiğini ve bu iki kritik olayın çalışmanın motivasyonunu oluşturduğunu ifade ediyor:
‘’ Bu iki konu özelinde üniversite yönetiminden gördüğümüz çok net bir tavır vardı. Dikkate alınmıyorduk, dikkate alınmak için çok ciddi çabalar sarf etmemiz, protestolar yapmamız gerekiyordu. Bunların sonucunda ise oyalama ve verilen sözlerin tutulmayışı ile karşı karşıya kalıyorduk. Bu taleplerde yüzlerce öğrencinin desteği (dilekçe yolu ile) söz konusu olmasına rağmen. Genel olarak bu süreçler ODTÜ’de okuyan LGBTİ+ öğrencilerin ciddi anlamda zamanını tüketen ve bizleri yıprattığını düşündüğüm süreçlerdi. Yılın ikinci yarısında yaklaşık 4 ay süren Cinsiyetsiz Tuvalet için verdiğimiz bir mücadele söz konusuydu. Bu süreçte üniversite yönetimi ile yaşadığımız sorunlara ek olarak, sosyal medya üzerinden çok ciddi saldırılara maruz kaldık. Bu saldırıların failleri arasında ODTÜ’de okuyan öğrenciler de vardı. Yani, kampüste yapısal değişiklikler için atmaya çalıştığımız adımlar çok ciddi engellemelerle ve yıldırma politikalarıyla karşı karşıyaydı. ‘’

Ek olarak trans/ nonbinary kimliğiyle açık bir şekilde kampüste var olmaya başlamasının ardından çok fazla ayrımcılığa uğradığını belirten Korkmaz, çalışmayı yapmasının bir diğer etkisinin de bu olduğunu söylüyor:

‘’2015 ve 2016 yılları benim cinsiyet kimliğim ve ifadem konusunda kendimce netleştiğim, en azından ne olmadığım konusunda, “radikal” kararlar aldığım bir yıldı. Trans/Nonbinary kimliğim ile performatif anlamda da açık bir şekilde kampüste var olmaya başlamıştım. Bu var olma çabaları benim ODTÜ’deki eğitim hayatım süresince o zamana kadar karşılaştığım en yoğun ayrımcılıkları da beraberinde getirdi. Kütüphaneden, çimlere, personellere, öğretim üyelerine, akademik çalışmalara, ders içeriklerine kadar, taciz edilmediğim, erkek atanmadığım, trans kimliğimi beyan etmeme rağmen, ki beyan etmek zorunluluğum olmamalı, bir gün yaşanmaz olmuştu.’’

Özgürlükçü ODTÜ’de LGBTİ+lar ne kadar ‘’özgür’’ ?

Sürece dahil olmuş insanlarla birlikte kendi yaşadıklarını da raporlarmaya başlayan Korkmaz’ın bir yandan da Akışkan Sayfalar ile LGBTİ+ların kendilerini geliştirmesini, ilerlemesini ve üretmeyi hedefleyen bir çalışması daha bulunuyor.
‘’İnsanların, “siz ODTÜ’de özgürsünüz” dediği ODTÜ’de LGBTİ+lar gerçekten gizlenmek zorunda hissetmiyor muydu? Bunları görmek, gösterebilmek istedim. Yaşadıklarımızın bireysel deneyimler olmasıyla birlikte aslında bir noktada ne kadar sistematik ve yapısal olduğunu ortaya koymaya çalıştım. Bu somut gerçeklikle birlikte ise bu konuya yönelik iletişim kanalları açık olan öğretim üyeleri ve idari personellerle bağlantılar kurarak üniversite yönetiminden ve okulun tüm öğrencilerinden sorunlara yönelik değişim talep edebilecektik. Yaşanan sorunları gösteren, kanıtlayan bir çalışma olacaktı çünkü elimizde.’’

Bilinen 138 Ayrımcılık Vakası

Çalışmada yer alan katılımcıların 25’i LGBTİ+ olduğunu belirtirken, 43’ü LGBTİ+ olmadığını, 7’si belirtmek istemediğini, 3’ü ise diğer seçeneğini işaretlemiştir. Toplamda 78 katılımcının 12’siyle mülakat yapılmış, 66’sı ile de internet üzerinden anket uygulanmıştır. Katılımcılardan elde edilen bulgulara göre ODTÜ’de toplamda bilinen 138 cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılık vakası bulunmaktadır. Vaka biçimlerinin sınıflandırılması ise şu şekilde: Nefret Söylemi, yapısal LGBT+fobi, olumsuz bakış, alaycı tavır & gülüşme, işaret ederek gösterme, fotoğraf & video çekme, sözlü taciz & hakaret, tehdit, vücut bütünlüğüne zarar verme.


‘’Trans kimliğimin kadın ve erkek kimliklerinden birine sıkıştırılmasını istemiyorum.’’

Yaptığı çalışmada gördüğü eksikliklere rağmen böyle bir raporlama çalışmasından umutlu olduğunu söyleyen Korkmaz, çalışmanın yayımlanmasında destek sağlayan Sivil Düşün’e de teşekkür etmeyi unutmuyor. Transların her alanda reddedilmesine karşın bu desteğin çok anlamlı olduğunu, bağımsız mücadele yürüten ve çalışmalar yapan biri olarak motivasyonunu geri kazanma adına katkılarının kıymetli olduğunu vurguluyor ve şöyle ekliyor:
‘’Öncelikle ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak, bir ODTÜ mezunu olarak, bir ODTÜ yüksek lisans öğrencisi olarak trans kimliğimin natrans kadın ve erkek kimliklerinden birine sıkıştırılarak öğütülmesini istemiyorum. Ayrımcılıkların sonlandırılmasının yanında gerçek bir tanınma istiyorum. Bu anlamda taleplerimi oluşturmaya devam edeceğimi, mevcut taleplerimin takibini sürdüreceğimi de bildirmem gerekiyor.
Son olarak ve en önemlisi umarım LGBTİ+lar olarak kendimizi eğitip geliştirmemizin önüne geçen bu ve benzeri birçok ayrımcılık temelli engeli en kolay şekilde atlatır ve güvenli ortamlar oluşturabiliriz kendimize. ‘’

*Bu yazı Eda Yılmaz'ın  www.pembehayat.org sitesindeki yazısından alıntılanmıştır.
Çalışmanın PDF’ine ulaşmak için tıklayınız.
 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz