Ana SayfaKampüsODTÜlü Gençliğin Gözünden 1 Mayıs’a Bakmak

ODTÜlü Gençliğin Gözünden 1 Mayıs’a Bakmak

1 Mayıs’a günler kaldı. Pandemi dolayısıyla iki yıldır alanları doldurmaya hasret kaldığımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü ODTÜ’lüler olarak coşkuyla karşılamaya hazırlanıyoruz. “Emek” kelimesi, hiç bu kadar üzerine düşünülesi olmamıştı. Sarsıcıydı hiç olmadığı kadar çünkü varoluşundan bu yana gençliğin hem bir bileşeni hem mücadelesinin öncüsü konumunda olan biz ODTÜ öğrencileri de bu sistemden azade değildik. En nihayetinde ODTÜ bir fanus değildi ve sistem burada da tıkır tıkır işliyordu. Sarsıcıydı hiç olmadığı kadar çünkü arkadaşımızla oturduğumuz her masada konu, muhabbetin uzamasına gerek dahi kalmadan hayat pahalılığına geliveriyordu. Sohbetlerimizi konu alan hayallerimiz yerini bir anda gelecek kaygısı ve işsizlik korkusuna bırakıyordu. Birbirimizi çok iyi anlıyorduk çünkü dertlerimiz ortaktı. Sarsıcıydı hiç olmadığı kadar çünkü gençlik her geçen gün işçileşiyor; yeri geliyor hem okumak hem çalışmak durumunda kalıyordu. Kampüsün dört bir yanındaki işletmelerde çalışan sıra arkadaşlarımız… Fizik’e her uğradığımda Arabica’yla burun buruna geliyorum. En başta benim okulumda ne arıyor bir kahve zincirinin şubesi sorusu düşüyor aklıma. Sonra oraya baktığımda arkadaşlarıyla oturup kahve içmesi gereken ama 30 lira veremeyeceği için bu hakkına erişmek adına o kahveyi satmak zorunda kalan sıra arkadaşlarımın sömürülüşünü izliyorum.Sadece kampüste değil, nereye bakarsam bakayım karşıma çıkan genç emekçiler. Çok işitir olduk okuduğu lise ya da üniversite sıralarından kopup çalışmak durumunda kalanları, 17 yaşında açıktan lise okuyarak eğitimini tamamlamaya çalışıp bir yandan moto kuryelik yapan çocuk işçiyi, açlıktan süngerle beslenmeye çalışan çocuğu. Tam olarak bu yüzden böyle bir derdi anlatan bir yazının yazılması büyük önem arz ediyor.Tarihsel olarak gençlik mücadelesinin beşiği olmuş ve hâlen de olmaya devam eden ODTÜ’de, tarihsel süreç içerisinde 1 Mayıs’ın gençlik için önemini anlatmaya çalışacağım.

Bizi tarif ettikleri daha doğrusu mahkum etmeye çalıştıkları dünyadan bihaber X, Y, Z gibi çeşitli harflerin kuşaklarında vurdumduymaz gençler miyiz? Yoksa her daim emekçilerle kol kola yürümüş, mücadelenin merkezinde yer almış ve tarihsel olarak önemli kazanımlara sahip ODTÜ gençliği miyiz? Bu soruyu cevaplandırabilmek için yazı boyunca hatırlayalım hep beraber; tarihsel olarak 1 Mayıs’ı, ODTÜ’yü de içine alan gençliği ve bugün olduğumuz yeri.

Tarihimizde 1 Mayıs ilk kez 1909’da, istibdat döneminin ardından gelen “görece özgürlük” ortamı içerisinde kutlanmış. Senelerce bizlere okutulan tarihte bahsi geçmediğinden, bu kutlama gerçekleşirken Türkiye Cumhuriyeti’nin henüz kurulmamış olması okuyanları şaşırtabilir. Çünkü tarih kitapları böyle olaylardan bahsetmez; gençlik, tarihi onların işine geldiği gibi bilsin isterler çünkü gerçekler olduğu gibi anlatılırsa olanların hesabını soracak bir gençlikle karşılaşacaklarını çok iyi bilirler. Hâlbuki 19. yüzyılın son yarısından itibaren Osmanlı toplumu işçileşmeye başlamıştır. 1912’ye dek de örgütlü bir işçi sınıfı mevcuttur ve kozmopolit yapıya sahip Osmanlı toplumunda 1912’ye değin grev dalgaları da sahnelenmiştir. Sınıf hareketinin yeniden ivmelenmesini baskılamak ve mücadelenin önünü tıkamak için baskıcı politikalar uygulanmıştır. 1927’ye değin yeni kurulmuş burjuva cumhuriyetinde ne kadar kitlesel olmasa da 1 Mayıs kutlanmış fakat daha sonra 50 yıl sürecek bir kutlama yasağı getirilmiştir.

50 yıllık yasaktan sonra takvimler 1976’yı gösterdiğinde; 12 Mart’ın bastıramadığı sol, sahnededir. Yıllar sonra 1 Mayıs kutlanıyordur hem de 150 bin kişiyle Taksim meydanında. Ertesi yıl yine meydanlarda, tamı tamına beş yüz bin emekçi ve genç omuz omuzaydı. Hepsinin yüzü mücadeleye dönüktü, yüreklerindeki umutla oradaydılar fakat yine bastırılmak istendiler. Bu girişimle tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçecek ve pek çok insanın yaşamını yitirmesine sebep olacak bir katliam gerçekleşti.Gelişigüzel bir plan değildi asla. Ancak 1978’de yine kitlesel bir 1 Mayıs kutlaması görürüz tarih sahnesinde. 1979’da 1 Mayıs kutlamaları Taksim Meydanı’nda yeniden yasaklanıyor, bu sefer İzmir’de kutlanmak durumunda kalıyor, 1980’de ise Mersin’de. Sonrasını biliyoruz, 12 Eylül darbesiyle başa gelen cuntacı sıkıyönetimin amacı gençlik ve emekçilerin 1 Mayıs’ı kol kola karşılamasını engellemek. Nitekim işçi sınıfı tarihsel olarak geriye çekiliyor ama yalnızca bir süreliğine. Belki 1977’deki kadar kitleselleşemedi hiçbir 1 Mayıs ama gençlik hiç olmadığı kadar emekçileşti, emekçiler yoksullaştı ve sistem dayanılmaz bir hâl aldı ve almaya da devam ediyor.

Buraya kadar 1 Mayısları hatırladık. Peki; gençlik diyoruz, ODTÜ gençliği diyoruz ama neyi kastediyoruz? Biz kendimize bakınca ne görüyoruz? Bugün; nükleer bir savaşın eşiğinde olan, hayat pahalılığıyla cebelleşen, geçinemeyen, günbegün yoksullaşan, kariyer hayalleri pazarlanmaya çalışılan, aldıkları eğitim gericilik pompalayan ve bilimsellikten uzak olan, ay sonunu getirebilmek ve okurken ailesinin geçimine katkı sağlamak gibi dertleri olan, olanı biteni önemsemediği ve renkli hülyalara daldığı sanılan, görmezden gelinmeye çalışılan bir ODTÜ gençliği var. Gençliklerinin ortasında işsizlikle pençeleşirken devrimci mücadelemizin simgesi Devrim Stadyumu’nun ortasını en büyük sermaye gruplarından Koç’un işgal etmeye çalıştığı, düzen siyasetinin bir aktörünün umut pazarlamak için gelmeye çalıştığı, şenlikleri iptal edilip mezuniyetleri bölüm önlerine ittirilmeye çalışılan, niteliksiz koşullarda uzun kuyruklar beklemek durumunda kalıp beslenme hakkını almaya çalışan, derslerinin tamamını online yapıp yurtta kalmaya gelmediği için yurtta kalma hakkı elinden alınan, stajyer olarak zor koşullarda en ağır sömürüye maruz kalan ODTÜ öğrencileri.

O zaman hatırlamaya başlayalım Devrim Stadyumunun hikayesinden. Devrim yazısı gençliğin attığı bir imzadır, düzenden ilk defa kitlesel olarak kopan gençliğin imzası… Silemediler baki kaldı o imza. Çünkü ABD, NATO ve anti- komünizm lehine tekniker mühendis yetiştirilmek için kurulmuş üniversitenin gençliği devrimci mücadelenin ve gençliğin öncüsü hâline geldi. Sinan’lar, Taylan’lar, Hüseyin’ler bizim geçtiğimiz yerlerden geçtiler fakat ABD emperyalizmini karşılarına aldılar ve gençliğin devrimci mücadele içinde en dinamik unsur olduğunu gösterdiler. 68 Kuşağı, bugünün devrimci gençlerinin her daim selam gönderdiği ve mücadelelerinden ders çıkarıp bugünün mücadelesini ördüğü ODTÜ’lü genç devrimciler olarak tarihe adlarını kazıdılar. Hatırlayalım, yıl 2001’di ve emperyalizmin ve ABD’nin simgesi olan McDonalds’ın kapanmasını anti emperyalist mücadelenin önemli bir parçası olarak gören ve McDonalds’ın önünde günlerce sabahlayıp eylem yapan ODTÜ öğrencilerinin McDonalds’ı okulumuzdan def etmesini. Hatırlayalım, AKP’ye boyun eğmeyen binlerce ODTÜ’lünün katıldığı ODTÜ Ayakta eylemlerini. Hatırlayalım, 2015’teki gerici Mescit provokasyonuna karşı gerçekleştirdiğimiz eylemi. Hatırlayalım, ilk Karl Marx büstünü 2018’de bir ODTÜ’lünün yaptığını. Hatırlayalım bahar şenliklerini yasaklayıp Koç Fest’i stadyumumuza sokarak sermaye şöleni yaratılmaya çalışılmasına karşın “Ne sermayenin, ne rektörün ODTÜ bizimdir.” diye haykırarak Koç Grubu’nun reklam panolarını kaldırtan ODTÜ öğrencilerini. Yine hatırlayalım, çok zaman önce değil, daha geçen yıl pandemi bahane edilerek ODTÜ geleneği olarak Devrim Stadyumunda gerçekleşen mezuniyetlerimizin bölüm önlerine sıkıştırılmaya çalışılmasını ve bizim verdiğimiz cevabı. Hatırlayalım, daha geçtiğimiz günlerde sahte umutlar pazarlamak üzere bize cici masallar anlatmak isteyen düzenin temsilcisi Babacan’ın öğrencilerden gelen tepki üzerine ODTÜ’ye gelemeyişini.
Son olarak unutmayalım; geleceğin emekçilerinin yahut bugün dahi emekçiye dönüşmüş gençliğin, gelecek güzel günler için bu ve bundan sonraki 1 Mayıs’larda meydanları doldurup yüksek sesle haykırması gerektiğini. Sömürüye, piyasacılığa, eşitsizliğe, nereden tutsan elinde kalan sisteme karşı. Unutmayalım; biz ODTÜ’lü gençler, meydanlarda en ön saflardayken peşimizden gelecek ve buradan kendine umut devşirecek gençliği. Umudu yeşertmek, geleceğimize sahip çıkmak ve hakkımız olan insanca yaşamı kazanmak için. ODTÜ’nün devrimci tarihine yaslanıp buradan güç alarak kutladığımız nice 1 Mayıs’lara…

BENZER İÇERİKLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sponsor

Bu platform Nish Digital tarafından desteklenmektedir.

POPÜLER İÇERİKLER