Ana SayfaKültür - SanatTek Beden Yedi Kişi: David Bowie

Tek Beden Yedi Kişi: David Bowie

David Bowie ya da gerçek adıyla David Robert Jones. Siz onu belki Ziggy Stardust olarak tanıyorsunuz belki de Goblin Kralı Jareth. Nick Cave, “popun İsa’sı” diyor mesela onun için. Anlayacağınız üzere herkesin hayatına bambaşka yerlerden bambaşka şekillerde dokunmuş biri Bowie. 

1947’de Brixton, Londra’da doğmuş. İlkokul yıllarında “yeterli” bulunarak okul korosuna alınmış ve müzikle ilk etkileşimi böyle olmuş. Oğlunun müziğe yatkınlığını gören babası; The Teenagers, Elvis Presley ve Little Richard 45’likleri almış. Hatta Bowie, Tuttu Frutti’yi ilk dinlediğinde tanrıyı duyduğunu söylemişti. Ortaokul ve lise dönemlerinde saksafon, piyano gibi müzik aletleri çalmaya başlamış. Kendisinin eğitim hayatına dair duymayı en sevdiğimiz anısı 15 yaşındayken arkadaşı George Underwood ile yaptığı kavga. Bir gönül meselesi yüzünden George Underwood, Bowie’ye bir yumruk atmış; bu yumruk sol gözünün renginin değişmesine ve göz bebeğinde kalıcı bir büyümeye sebep olarak Bowie’yi Bowie yapan en ikonik özelliklerinden birinin oluşmasını sağlamış.

Müzikle profesyonel anlamda ilk buluşması 63’te olsa da Bowie aradığı rüzgarı 69’da Kubrick’in “2001: A Space Oddyssey”inden ilham alarak yazdığı “Space Oddity” ile yakalamış. Bu senenin onun için bir dönüm noktası olduğunu söylemek pek de yanlış olmaz. Sonraki sene çıkacak olan “The Man Who Sold the World” albümündeki yine aynı isimli şarkıyı Kurt Cobain’den de senelerce dinledik zaten. Bu albümün şöyle bir özelliği var ki kapağında bir bina görüyoruz ve onun önünde de bir kovboy, burada resmedilen binanın Cane Hill akıl hastanesi olduğu tahmin ediliyor. Bu hastane Bowie’nin üvey ağabeyi Terry’nin tedavi gördüğü hastane olduğundan Bowie için çok büyük bir öneme sahip. Bowie’nin ailesinde paranoid şizofreni teşhisi konulan ilk insan ağabeyi değil, annesi ve teyzesi de benzer rahatsızlıklardan muzdarip. Ağabeyinin 85’te buradan kaçıp tren raylarına uzanarak intihar etmesi Bowie’nin hayatını belki de en derinden etkileyen olay. Bu noktada Bowie dünyada hiç görülmemiş bir şey yaparak kendine farklı bir persona yaratıyor. Yıllarca kendi varoluş mücadelesini verirken kimileri kendi olmaktan korktuğu için böyle davrandığını söylese de yaptığı şeye duyduğu hayranlıkla onu tanrılaştıranlar da bulunuyordu. Bowie bu işe başlarken ne düşündü, insanların ona bu kadar büyük anlamlar yükleyeceğini öngörebildi mi bilmiyoruz.

Yıldızların Ötesine Seyahat Eden Bir Astronot: Major Tom

Bowie’nin müzik kariyerini çok uzun ve çok karakterli bir roman olarak görebiliriz. Her albümün hem kendi içinde hem de birbiriyle bağlantılar içeren hikayeleri var. İlk defa 1969’da Space Oddity albümünde karşımıza Major Tom isimli bi karakter çıkıyor. Binbaşı Tom görev için uzaya gönderilecek bir astronot. Space Oddity şarkısını dinlediğimizde anlıyoruz ki sebebini bilmediğimiz bazı problemler yaşanıyor ve Binbaşı Tom’dan bir daha haber alınamıyor. Bizimle son kez irtibat kurduğunda eşine çok sevdiğini söylememizi istiyor ve şöyle veda ediyor:

Can you here am I floating 'round my tin can
Far above the moon
Planet Earth is blue
And there's nothing I can do

İşte bu, 1969-1972 yılları arasında Bowie’nin David olmak yerine hayatını sürdürmek için seçtiği karakter. Bu yıllar arasında bir konserine gitmiş olsaydınız sizi sahnede uzayın derinliklerine giderek ortadan kaybolacak olan bir astronot karşılayacaktı. Kendisi dünyayı terk ettikten 11 yıl sonra onu ilk kez “Ashes to Ashes” şarkısında “Ashes to ashes, funk to funky / We know Major Tom is a junkie” diyerek yad ediyoruz. Biz 2016 yılında “Blackstar” isimli şarkının klibi çıkana kadar Binbaşı Tom’un sadece yıldızların ötesinde bin mil uzağa gittiğini biliyorduk. Bu klipte hangi gezegende olduğunu bilmediğimiz ölü bir astronot görüyoruz. Uzaylı bir kadın bu cesedi buluyor ve kaskını açtığında mücevherlerle kaplı bir kafatası görüyor. Bunu kutsalı sayarak tapıyor ve alıp götürüyor. İşte Binbaşı Tom’un akıbetini böyle öğreniyoruz. 

Space Oddity şarkısının karşımıza çıktığı tek yer bununla sınırlı değil elbette. Mesela 2013 yılında Kanadalı astronot Chris Hadfield Uluslararası Uzay İstasyonunda Space Oddity söylediği bir klip çekti ve bu klip uzayda kaydedilen ilk müzik videosu oldu. Ayrıca 2018 yılında Elon Musk’ın Mars’a gönderdiği Falcon Heavy roketinde de tam olarak bu şarkı çalıyordu.

Cüzzamlı Bir Mesih: Ziggy Stardust

Ziggy, Bowie’nin Major Tom’dan sonra 1972 yılında yarattığı ikinci ve en meşhur personası. Karşımıza ilk kez “The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars” albümünde çıkıyor. Yazının başında belirttiğim gibi Bowie aynı zamanda çok büyük bir koleksiyoner ve Ziggy Stardust karakterini de koleksiyonlarından biri olarak görüyor. Bu karakterin “ilhamı şudur” diye nitelendirebileceğimiz tek bir unsuru yok. 70’lerin başı tüm dünyanın da şahit olduğu gibi çok kötü bir halde ve bu müzik endüstrisini de dallandırıp budaklandırıyor. Syd Barrett 68’de Pink Floyd’dan ayrılıyor, Black Sabbath varoluşunun zirvesinde; Janis Joplin, Jimi Hendrix, Jim Morrison ölüyor. Tüm bunlar olurken bir adam çıkıyor size diyor ki: “Merhaba, ben David Bowie ama aslında tam olarak öyle değil.” David’in söylediğine göre Ziggy; Iggy Pop, Lou Reed ve Vince Taylor karışımından oluşuyor. Kendisi bir gün uzaylı bir mesih olduğunu iddia eden Vince Taylor ile karşılaşmış ve her şey böyle başlamış. Kubrick’in kendisine bir ilham kaynağı olduğunu yukarıda belirtmiştim. Yine burada da Otomatik Portakal’ın sertliğini ve vahşetini almak istediğini açıklıyor bize röportajlarında. Ziggy karakteri Amerika’nın siyah-beyaz televizyonlarını renklileriyle değiştirdiği bir dönemde patlıyor ve tüm dünya daha önce karşılaşmadığı canlılıkta bir uzaylıyla tanışma fırsatı yakalıyor. “David Bowie is Happening Now” belgeselinde kendisini ve renklerini ilk defa gören çocukların anlattıkları Bowie’nin Glam Rock’a nasıl öncülük ettiğinin de çok büyük bir kanıtı.

70’ler aynı zamanda insanların çok büyük tabularla baş etmek zorunda bırakıldığı bir dönem ve Ziggy’nin biseksüel olduğunu açıklaması artık her anlamda özgürleşmenin mutlak gerekliliğini vurgulayan bir yakarış aslında. Ünlülerin kutsallaştırıldığı bir ortamda Ziggy’nin bu karmaşıklığı ve “zorlamalığı” rock dünyasının sahteliği ve tezatlığına bir göz kırpma olarak da nitelendiriliyor. 

Ziggy bize anlatılana göre hangi gezegenden olduğunu bilmediğimiz, dünyanın beş sene içinde yok olacağının haberini vermek için dünyaya gönderilen bir yarı insan yarı uzaylı. Onun inanışına göre uzaydan bir adam gelecek ve dünyayı kurtaracak. Bowie bu haberciyi  “cüzzamlı bir mesih” olarak tanımlıyor “Ziggy Stardust” şarkısında. Dünyaya verdiği bu trajik haberin ardından çok büyük bir rock yıldızı oluyor. Dünyalı çocukların Rock ’n Roll’a bağlılığı onu tanrılaştırmalarına sebep oluyor, onun bu hazcı yaşamının ışıltısına kapılıyorlar ve Ziggy aynı çocuklar tarafından öldürülmeden önce ne dünyanın sonunu ne de kurtarıcı uzay adamı görebiliyor. 

Making love with his ego
Ziggy sucked up into his mind
Like a leper messiah
When the kids had killed the man
I had to break up the band

Anlayacağınız üzere Ziggy olmak çok ağır bir yük, onun kişiliği ve sorumlulukları altında kendi benliğini kaybetmekten korktuğu için 3 Temmuz 1973’te Ziggy’e veda ediyor Bowie.

Amerikalı Ziggy: Aladdin Sane

Bu persona bize anlatıyor ki Bowie’yi Ziggy’den çıkarabilirsiniz ama Ziggy’i Bowie’den çıkaramazsınız. Öyle ki Aladdin Sane olarak çıktığı Amerika turnesinin ismi “Ziggy Goes to America” olarak belirlenmişti. Turne esnasında hayat bulan bir karakter olduğu için o zamana kadar çıkmış albümlerden daha sert ve cesur bir albüm yaptı. Bowie, geziyor olmaktan mutluyken onun getirdiği zorluklardan da bir o kadar rahatsızdı. Albümde de personanın kendisinde de Amerikan kültürü, kentsel çürüme, uyuşturucu, seks, şiddet, ölüm teması gayet net hissediliyordu. Bu dönem Bowie için yıllarca sürecek çok büyük bir problemin de başlangıcıydı: kokain bağımlılığı. Bunun beraberinde getirdiği mental rahatsızlıklar ve yalnızlaşma da işin tuzu biberi olmuştu.

Bowie’nin kelime oyunlarına olan sevgisi çok bilinen bir özelliği ve burada da “A-Lad Insane” olarak karşımıza çıkıyor. Bu albümdeki bence en güzel parçalardan biri olan “Panic in Detroit”, Iggy Pop’un 67’deki Detroit isyanlarına ilişkin hikayelerinden, Beyaz Panter Partisinden ve Che Guevara’dan ilham alınarak yazılmış. Bu durum yine albümün ne kadar kültür karmaşası odaklı olduğunu kanıtlar nitelikte.

Halloween Jack ve Soul Man: 

Bowie’nin karakterleri içinde en çok itip kakılan, en az ilgi gören iki kişi. Halloween Jack içinde biraz Aladdin biraz Ziggy barındırsa da yer yer kendine has özellikleriyle öne çıkan bir persona. Yine tıraşlı kaşları, göz bandı ve kırmızının başka bir tonu olan saçlarıyla avangart müziğin bayrağını sallamaya devam ediyor. Bowie, Halloween Jack’i anlatırken “a real cool cat” olarak nitelendiriyor. Diamond Dogs albümünü bu karakterin içindeyken yapıyor ve albümün kapağındaki yarı insan yarı köpek figürüyle dikkat çekiyor. Bu karakteri yaratırken George Orwell’in 1984’ünden ilham aldığı da söylentilerden biri. Soul Man ise şu ana kadar gördüğümüz karakterlerden en uzak olan. Bu noktada Bowie bize The Thin White Duke mesajlarını vermeye başlamıştı, bir çeşit fragman izliyorduk aslında. Daha maskülen, daha geleneksel, daha sade bir personayla karşımıza çıkmıştı. Karakter, Bowie Los Angeles’ta uyuşturucunun zirvesine oynarken yaratıldı ve “The Man Who Fell to Earth” filmindeki “Thomas Jerome Newton” rolüne kadar da bizimle kaldı. 

Karanlığın Ta Kendisi: The Thin White Duke

The Thin White Duke, Bowie’nin yarattığı son ve en bilinmezliklerle dolu kişi olarak çıkar karşımıza. “Station to Station” albümüyle özdeşleşmiş bu persona kişiliğini yukarıda bahsettiğimiz Thomas Newton’dan alıyor. The Thin White Duke, yaptığı faşist açıklamalarla 70’lerin gündemine bomba gibi düşmüş ve dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Bowie bunların kendi düşünceleriyle ve kişiliğiyle alakası olmadığını, teatral ifadeler olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylese de bu pek mümkün olmadı. Zaten yıllar sonra kendisi de uyuşturucu batağının en dibinde olduğu için böyle şeyler yaptığını kabul etti. Bir röportajında bulunduğu durumu anlatmak için Station to Station albümünü nasıl kaydettiğini bile hatırlamadığını söyledi. Bu karakter tarz olarak Soul Man’in başlattığı “sıradan”a dönüş hamlelerini artık iyice benimsemişti. Beyaz gömlekler, siyah yelekler ve geriye taranmış sade saçlarıyla çarkı tersine çevirmiş ve başlattığı Glam Rock rüyasından uyanmış gibi görünüyordu. 76 sonlarında Amerika’nın hayatına mal olacağını anlamış olacak ki Berlin’e Iggy Pop’un yanına gitmeye karar verdi. O zamandan beri The Thin White Duke hiç görülmedi.

İşte buradan sonrası için David’in günah çıkarma zamanı diyebiliriz. Sapsade bir yaşantıyla, başladığı noktadan çok uzaklaşmış ve kendini post-punk’ın kollarına bırakmıştı. Berlin’de elektronik müziğin yükselmeye başladığı bu dönemde Berlin üçlemesini çıkardı: Low, Heroes ve Lodger. Berlin o dönemde “toplum” tarafından kabul edilmeyen, fazla bohem, bambaşka kültürlerden bambaşka insanlarla doluydu. Bunun yansımalarını hem onun kişiliğinde hem de bu üçlemede derinden hissetmemek mümkün değildi. Mesela “Heroes” şarkısı Berlin duvarının biri doğuda biri batıda olmak üzere ayırdığı iki aşığın hikayesini anlatıyordu.

2016 yılında ölmeden iki gün önce yani doğum gününde son albümü olan “Blackstar” piyasaya çıktı. Ölüm teması üzerine kurulu bu albümün eksik olduğunu ve istediği etkiyi yaratamayacağını düşünüyordu ama Blackstar 2017 Grammy ödüllerinden 5 ödülle döndü. 69 yıllık yaşamında dur durak bilmeyen bu adam ölmeden önce bize son kez şöyle el sallamıştı:

You know, I'll be free
Just like that bluebird
Now, ain't that just like me?

Kaynakça

Aladdin Sane. (2021, May 25). In Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/Aladdin_Sane

David Bowie, (2020, Jan 3). Biography. https://www.biography.com/musician/david-bowie

Desborough, J. (2020, October 21). David Bowie alter ego: How many alter egos did David Bowie have? Who were they? Express.Co.Uk. https://www.express.co.uk/entertainment/music/1349995/David-Bowie-alter-ego-how-many-alter-egos-David-Bowie-evg

Kucuk, B. (2016, January 14). David Bowie’nin “kendini keşfettiği” Berlin yılları. . . euronews. https://tr.euronews.com/2016/01/14/david-bowie-nin-kendini-kesfettigi-berlin-yillari

Major Tom. (2021, June 4). In Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/Major_Tom

The Thin White Duke. (2021, May 31). In Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/The_Thin_White_Duke

Wardle, D. (2021, February 9). Meet Vince Taylor, the real Ziggy Stardust. Far Out Magazine. https://faroutmagazine.co.uk/vince-taylor-the-real-ziggy-stardust/

The Thin White Duke. (2021, May 31). In Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/The_Thin_White_Duke

Ziggy Stardust (character). (2021, June 2). In Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/Ziggy_Stardust_(character)

BENZER İÇERİKLER

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sponsor

Bu platform Nish Digital tarafından desteklenmektedir.

POPÜLER İÇERİKLER